Bu zamanlarda yaptığımız kurduğumuz büyük hayallerin peşinden koşmaya bir küçük nefes arayışı uğruna ara vermektir. Öksürürken ciğerlerimiz acımıyorsa, ateşimiz yoksa vb. sebeplerle yolumuz düşmüyorsa hastaneye mutluyuz, şükrediyoruz.
Şükretmek için yapmamız gereken tek şey düşünmekti oysa. Alamadığımız ev, araba ya da tek bir elbise için isyan edercesine kahrederken aldığımız bir nefes için dâhi şükretmemiz gerektiğini nasıl hatırlayacaktık ki? Hatırlayamazdık: Çok çalışmamız gerekiyordu çünkü o büyük hayaller boşuna kurulmamıştı.
Bize hayal kurmayı öğretmişlerdi. Okumamızı çok önemsiyorlardı meselâ. Bir şeylere sahip olmak, büyük işler başarmak kısacası “Büyük adam olmak için” okumamız gerekiyordu. Büyük olmak uğruna küçük mutlulukları hep kaçırmaktı yaptığımız. Kimse bize “Kendin ol.” demedi ya da bunu dediğinde biri, çok geç kalmıştı. Biz ne yazık ki bizim için başkaları tarafından kurulmuş ve bizden gerçekleştirmemiz beklenen hayallerin peşine revan olmaya başlamıştık. Hiçbir şey işe yaramaz değildi hayatta ve biz de işe yaramalıydık. Bir düzen vardı ve ayak uydurmalıydık.
İnançlarımız hep ikinci planda kaldı. Kutsal kitabımızı okumaya, ibadetlerimizi yapmaya hiç vaktimiz olmadı, yoğunduk. Hep erteledik. Sosyal medyada ne görüyorsak oydu okuduğumuz.
Çocuklarımız vardı, büyüyorlardı. Gerisi de çok büyük dert değildi hani. Takip edilmesi gereken diziler, kahve hayatı, iş vb. sebeplerle onlardan da hep uzak kalıyorduk. Büyüklerimizi zaten bayramlarda hatırlıyorduk ve onların telefonla arandıklarında, bayramlarda misafirleri olduğunda huzur dolan evleri o da yoksa huzur evleri vardı. Tacizin, istismarın, tecavüzün adını bile duyunca tüylerimiz diken diken olurdu da bir o kadar tehlikeli olan ihmaldi hep birbirimize karşı yaptığımız. Hayat adını verdiğimiz çılgınca bir koşturmaca uğruna bırakın eşimizi, çocuğumuzu kendimizi bile tanıyamadık.
Az ile yetinebilseydik belki evimiz yerine spor salonlarına koşmayacaktık. Bizim doldurmamız için her defasında daha da büyük alışveriş merkezlerinin yapılmasına sebep olmayacaktık. Bir çocuk bizim belirlediğimiz büyüklükteki bir öğünü bitirmeyince dertleniyorduk. Keşke ona doyacağı kadar yemeyi öğretebilseydik. Bunu başarabilseydik belki de geleceğin aç gözlüsünü yetiştirmemiş olacaktık.
Kin gütmeyecektik, hayvanları koruyacaktık, doğadan zarar vermeden sadece ihtiyacımız kadar faydalanacaktık, kimseye iftira atmayacaktık, siyah-beyaz diye ırkçılık yapmayacaktık, özetle birbirimize ve başka hiçbir şeye zarar vermeden sadece hayatı paylaşacak ve insan gibi barış içinde yaşayacaktık.
Ekranları takip ediyorduk hep. Takip ettiğimiz o kadar çok hayat ve başka o kadar çok şey vardı ki kendimizi takip etmeyi unuttuk, kaybolduk.
Bugün o takip ettiklerimiz de biz de tek bir şey istiyoruz: Nefes almaya devam etmek.
Doğayı nasıl da özledik dört duvar arasında? Balkonlarda çiçekler tek tük olurdu da şimdi o balkonlar nasıl da çeşitli sebze fideleriyle doldu? Evlerin kenarlarında yer alan bomboş küçücük bahçeler ne güzel yemyeşil oldu. Köyümüzü de nasıl hatırladık? Öyle ya da böyle toprak bizi nasıl da çağırdı?
Motor, korna sesi olmadan uyumanın ne güzel olduğunu, yaşadığımız evde bir ailemiz olduğunu hatırladık. Meğer doğanın kendi kendine kalması kendi olması için yeterliymiş. Onun bize ne kadar da benzediğini nasıl anladık?
İnsanın normalleşme süreci başlamalı artık. Hastalarına yetişemeyen psikologların dediği gibi “Kendini bulmak için içine yönelmeli insan, iç görü kazanmalı ve hem kendine hem de kendi dışındaki her şeye karşı farkındalığa yönelmeli.” Boş vakit değerlendirmek ve sıkıldığı için değil kendi için, kendini bulmak ve yaşamak için okumalı insan; iç görü kazanmak, düşünmek ve hayatı daha iyi anlamak için de yazmalı.
Özgürlüğün kıymetini anlamak için kısıtlanmaya, birbirimize karşı sabırlı olmamız için yalnız kalmaya, insanın kıymetini anlamak için uzak kalmaya ve hayatın önemini kavramak için nefessiz kalmaya gerek kalmamalı.
Benzer Yazılar:
YAZAR İLETİŞİM BİLGİLERİ
Youtube Kanalı için TIKLAYINIZ
Web Sitesi: www.egitimseviyesi.com
E Posta: ersin_cal@hotmail.com
İnstagram: https://www.instagram.com/ersin_cal/
Facebook: https://www.facebook.com/ersincal
Comments