Türkiye’de Covid 19 salgının büyük ölçüde kontrol altına alınmasının ardından 27 Mayıs 2020’ de başlayan normalleşme süreci yaşanmaya devam ediliyor. Başlayan sürecin ardından birçok sektör ciddi bir sınav verdi ve vermeye de devam ediyor.
Normalleşme takviminin yürürlüğe girmesi ile ÖSYM ve MEB -Milli Eğitim Bakanlığı- gibi kurumlar alınan ciddi tedbirlerle öğrencilerimizin hayatında önemli yeri olan YKS, SBS vb. sınavları gerçekleştirdiler. Bu sınavlar gösterdi ki kurumlar tarafından ne kadar ciddi tedbirler alınırsa alınsın virüsle mücadelenin en önemli unsuru insanların tedbirleri benimsemesi ve uygulamasıdır.
Dünya çapında yaşanan salgınla mücadele noktasından ciddi adımlar atan ve bu adımlar sayesinde sağlık sektörünü işler halde elinde bir güç olarak tutan Türkiye, MEB’ e bağlı meslek liselerinin de maske, kolonya, dezenfektan vb. ürünlerin üretimi noktasında sağladığı destekle dünya ülkelerine örnek olmuştur ve hâlen örnek olmaya devam etmektedir.
Ülkemizde sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde devlet kurumlarının birlikte ve hızlı hareket etmesinin yanında medyanın – özellikle sosyal medyanın- dikkatli bir şekilde kullanılmasıyla her türlü bilginin hızlıca halka ulaştırılması önemliydi ki bunun Türkiye' de oldukça başarılı bir şekilde yapılmasıyla olası kargaşaların önüne geçilmiş oldu.
Pandemi sürecinde halkın büyük kısmının tedbirini alarak normalleşme sürecine katkıda bulunduğu ortadadır. Lâkin 4 Ağustos 2020 tarihi itibarıyla ülkemizdeki vaka sayısının tekrar binin üzerine çıkmış olması ve tablodan vaka sayısının artış eğiliminde olduğunun anlaşılması gösteriyor ki virüsle “Maske, Sosyal Mesafe ve Temizlik Kuralı” na toplumun genelinin uyması yeterli olmamaktadır. Ortaya çıkan tablonun daha kötüye gitmemesi için acilen tüm halkımız “Maske, Sosyal Mesafe ve Temizlik Kuralı” na uyarak topyekûn virüsle mücadeleye geçmelidir.
Covid 19 tedbirleri kapsamında yapılan kısıtlamaların kaldırılması ile gerekli tedbirleri alarak birçok sektörden faaliyete geçen işletmelerin tedbirleri arttırarak virüsle mücadelede gereken desteği vermeleri bugün de önemini korumaya devam etmektedir. Özellikle Kurban Bayramı ve yaz tatili nedeniyle ülkemizde yaşanan insan hareketliliği birçok sektörü canlandırmış ve bu sosyal hareketlilik tedbirlerin daha da arttırılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
Alınan tedbirlerin uygulanmasıyla ortaya çıkan başarının yanında halkımızın bir kısmının özellikle tatil yerlerinde yer alan mekânlarda “Maske, Sosyal Mesafe ve Temizlik Kuralı” na uymamış / uymuyor olmasının sonuçları ne yazık ki vaka sayısında artış olarak ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam etmektedir.
Sosyal hareketliliğin üst seviyede olduğu eğitim kurumlarının ciddi çalışmalarla yeni eğitim öğretim yılına hazırlandığı bugünlerde halkın bir kesiminin benimsediği tedbirsizlik yüzünden salgının seyri ile ilgili alınan olumsuz haberler okullarla ilişkisi olan öğretmen, öğrenci, esnaf ve veli gibi paydaşlardan oluşan ciddi bir kesimi üzmüştür ve üzmeye devam etmektedir. “Sosyallikten beslenen virüs etkisini göstermeye devam ederken sosyal hareketlilik noktasında geniş bir çarpan etkisi olan okullar gerçekten açılacak mı? “ sorusu toplumumuzun hemen hemen her kesiminden insanların kafasını meşgul etmeye devam etmektedir.
Eğitim çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği noktasında her dönemde olduğu gibi bugün de önemini korumaktadır ve eğitimin bu noktadaki önemini korumaya devam edeceği de açıktır. Eğitim hayatından kaybedilen her bir saniye çocuklarımızın eğitimi açısından önemlidir ve onların geleceğinde ciddi yaralar açacaktır. Peki okullar açılmalı mı? Evet ama tekrar tekrar vurgulamak gerekir ki bunun topyekûn bir mücadele ile mümkün olabileceği de aşikârdır.
Velilerimizin tamamına yakını çocuklarının eğitimine gereken önemi vermekle birlikte tabii ki her anne baba çocuklarının sağlığını ön planda tutmaktadır ve doğrusu da budur. Bugün Covid 19 ile mücadele için gerekli aşının bulunmaması ve vaka sayısının en alt seviyelere inmemesi durumunda açılsa bile çocuğunu okula göndermeyeceğini ifade eden velilerimizin gerekçesi de budur.
Okullarımız salgının başlamasının ardından yapılan ciddi yatırım ve çalışmalarla uzaktan eğitim sürecini tecrübe etti. Bugün vaka sayısı binin üzerinde ve henüz virüse karşı işe yarayacak bir aşı piyasaya sürülmemişken üzerinde durmamız gereken şey okulların açılıp açılmamasından ziyade uygulanan uzaktan eğitim sürecinde yaşanan sorunların ve eksikliklerin nasıl giderileceğidir. Bu sorunların ortadan kaldırılması ile yeni uzaktan eğitim sürecinin daha verimli bir şekilde hayat geçirilmesi mümkün olacaktır.
Salgını dünya çapında en etkili olduğu dönemde eğitim adına Türkiye'de neredeyse sağlık sektöründe olduğu kadar ciddi adımlar atıldığı görülmüştür. EBA, EBA TV, canlı dersler vb. uygulamalar Türkiye’ de birçok ülkede olduğu gibi salgın sürecinde eğitimin askıya alınmadığını ve eğitim öğretim çalışmalarının devamı noktasında üst düzeyde çaba gösterildiğini ortaya koymaktadır. Okullarımız, yöneticilerimiz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, velilerimiz atılan adımlara ciddi destek verdiler ve en azından çocuklarımız ülkemizde uygulanan uzaktan öğrenme faaliyetleri sayesinde evde, dijital ortamda öğrenme becerilerini geliştirme imkânı buldular. Telefonun, TV’nin ve bilgisayarın eğlenceden ziyade eğitim öğretim için kullanılması için ne kadar çok çaba gösterilirse gösterilsin bu çaba MEB tarafından uygulanan uzaktan eğitim çalışmaları kadar etkili olamazdı.
Her sorun bir gelişme fırsatıdır, anlayışı ile hareket ederek bugün yapmamız gereken şey zaten başarı ile ortaya koyduğumuz uzaktan eğitim faaliyetlerini geliştirmek ve bu faaliyetleri yüz yüze eğitim çalışmaları, artan veli desteği ve teknolojik imkânlarda fırsat ve imkân eşitliği ile desteklemektir.
Uzaktan eğitim süreci ile okulların açılması noktasında teknolojik alt yapıda gerekli çalışmaların yapılmasıyla ile eş zamanlı olarak süreç içerisinde velilerin evde çocuklarının eğitimi noktasında neler yapmaları gerektiği ile ilgili bilgilendirilmesi gerekmektedir. Çocukların eğitim öğretim hayatının takibi noktasında velilerin desteği alındığında uzaktan eğitim süreci daha sağlıklı yürüyecektir. Bunun yanında sınıf ve okul rehber öğretmenlerinin yapacağı çalışmalarla velilerimizin bu konuda desteklenmesi ve onlar için gerekli kılavuzların hazırlanması sürece olumlu yönde katkı sunacaktır. Ayrıca yapılan tüm yönlendirmeye rağmen çocuklarına yeterli desteği veremediği okul ve sınıf rehber öğretmenleri tarafından tespit edilen ailelerin çocuklarına öğretmenler tarafından rehberlik sağlanmalıdır. Bu çerçevede sürece hazırlık noktasında öğretmenlere koçluk, velilere ise çeşitli çevrimiçi seminerler şeklinde MEB tarafından programlanacak eğitim çalışmaları sürece katkı sağlayacaktır.
Pandemi’ nin ortaya çıkması ile ülkemizde uygulamaya koyulan uzaktan eğitim sürecine getirilen en büyük eleştiri her çocuğun süreçten en üst düzeyde yararlanma noktasında aynı teknolojik imkânlara sahip olmadığı gerçeğiydi. Öyleyse yeni uzaktan eğitim süreci planlanırken üzerinde durulması gereken temel noktalardan biri de bu anlamda çocuklara fırsat ve imkân eşitliği sağlanmasıdır. Bunun için öncelikle yapılması gereken eğitimin uzaktan eğitim şeklinde olacağı ve bu konuda gerekli tedbirleri almaları gerektiği konularında velilerin bilgilendirilmesidir. Her aile imkânları ölçüsünde uzaktan eğitim süreci için gerekli hazırlıkları yapma noktasında çocuğunun geleceği için elinden geldiği ölçüde gerekli adımları atacaktır. Ailelerin sosyo - ekonomik durumu yeterli olmadığında belediyeler, sivil toplum örgütleri, ve okul aile birlikleri vb. kurum kuruluşlar marifetiyle öğrenciler teknolojik anlamda desteklenmelidir.
Yeni eğitim öğretim yılında ele alınması gereken konuların en önemlisi ve sağlık açısından en iyi şekilde plânlanması gereken çalışmalar ise okullarda yapılacak yüz yüze eğitim faaliyetleridir. Bu faaliyetler ilk etapta ilkokul birinci sınıflar, yeni bir kademeye geçecek olan ortaokul 5. ve ortaöğretim 9. sınıflar ile gelecek yıl SBS ve YKS girecek olan ortaokul 8. sınıf ve ortaöğretim son sınıf öğrencilerini kapsayacak şekilde ele alındığında okullarda “Maske, Sosyal Mesafe ve Temizlik Kuralı” nın uygulanması ve fiziki mekân yetersizliğinin önüne geçilmesi açısından yararlı olacaktır. Ayrıca bu durum söz konusu olan öğrencilere sınıflarda 10 öğrenciyi geçmeyecek şekilde eğitim öğretim yapılması sağlık tedbirleri açısından yarar sağlayacaktır. Geri kalan sınıflara ise istekli aile ve öğrenciler için yine sınıflarda 10 kişiyi aşmayacak şekilde İYEP, Destekleme Yetiştirme Kursu şeklinde uzaktan eğitimin eksiklerinin giderilmesine dönük çalışmaların yapılması bunun için yeterli fizikî imkana ulaşmak noktasında okulların haftanın yedi günü eğitim öğretime açık olması ve buna göre planlama yapılması yolunda adımlar atılmalıdır. Bunun takibi noktasında 2019 2020 eğitim öğretim yılında uygulamaya koyulan e-kurs modülü rahatlıkla okulların bu yöndeki ihtiyacını karşılayacaktır. Destekleme ve Yetiştirme Kurslarına talebin yoğun olması durumunda öğrencilerin taleplerine göre grupların oluşturulması ve bir hafta bir grubun diğer bir hafta başka bir grubun bu faaliyetlerden yararlanmasının sağlanması ile bu yöndeki talebin karşılanması mümkün olabilecektir.
Özetle:
1. Okullar uzaktan eğitim faaliyeti şeklinde açılmalı ancak süreç sınıflarda 10 kişiyi geçmeyecek kurslar şeklinde düzenlenecek yüz yüze eğitim faaliyetleri kanalıyla desteklenmelidir.
2. Uzaktan eğitim faaliyetlerinde öğrencilerin takibi ve kontrolü konusunda velilerin aktif kılınması için gerekli eğitim ve rehberlik faaliyetlerine bir an önce başlanmalıdır.
3. Süreç başladığında yapılan tüm eğitim ve yönlendirme çalışmalarına rağmen gerekli desteği çocuğuna sağlayamayan aileler için öğretmenler ve okul yönetimleri tarafından gerekli önlemler alınmalıdır.
4. Fırsat ve imkân eşitliğinin arttırılması noktasında topyekün mücadele ile çocukların gerekli teknolojik donanıma sahip olması için çalışmalara başlanmalıdır.
5. Yüz yüze eğitim faaliyetleri ilk etapta ilkokul birinci sınıflar, yeni bir kademeye geçecek olan ortaokul 5. ve ortaöğretim 9. sınıflar ile gelecek yıl SBS ve YKS’ ye girecek olan ortaokul 8. sınıf ve ortaöğretim son sınıf öğrencilerini kapsayacak şekilde ele alınmalı ve bu şekilde okullarda “Maske, Sosyal Mesafe ve Temizlik Kuralı” nın uygulanmasına ve fiziki mekân yetersizliğinin önüne geçilmesine katkı yönünde adım atılmalıdır.
6. Uzaktan eğitim faaliyetlerine ek olarak ihtiyaç duyan veli ve öğrenciler için -gönüllü- yüz yüze eğitim faaliyetleri, MEBBİS’ te yer alan e kurs modülü ile sınıflarda 10 kişilik öğrenci sayısını geçmeyecek şekilde planlanmalıdır.
7. Yeni eğitim öğretim yılı başlamadan önce tüm okullarda gerekli temizliğin sağlanması adına MEB tarafından temizlik personeli görevlendirme işlemleri tamamlanmalıdır.
Eğitim sektöründe normalleşme yolunda alınacak kararlar ne kadar çözüme dönük ve sağlam olursa olsun virüsle mücadele noktasında topyekün mücadeleye geçilmesi ciddi bir zorunluluktur. Unutulmamalıdır ki sokakta maskesiz ve sürü halinde hiçbir sorun yokmuş gibi hareket eden insanlar sokakta attıkları her adımla Türkiye’ de yaşayan 18 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını gasp etmeye devam etmektedir. Bunlar için ciddi cezalar taviz verilmeden uygulanmalıdır. Aksi durumda vaka sayısının şu anki durumdan çok daha yüksek seviyelere hızlıca artarak ulaşacağı ortadadır.
YAZAR İLETİŞİM BİLGİLERİ
Youtube Kanalı için TIKLAYINIZ
Web Sitesi: www.egitimseviyesi.com
E Posta: ersin_cal@hotmail.com
İnstagram:
Facebook: https://www.facebook.com/ersincal
Yaram Artık Kanamıyor! Ersin ÇAL sizin için yazdı.
Haydi Sen De Ara Ersin ÇAL sizin için yazdı.
Comments