top of page
Yazarın fotoğrafıYasin ÇAL

MUSLUK VE KOVA

Bir gün derse girdim ve öğrencilerimle sohbet ettikten sonra öğrencilerimde alışkanlık haline getirmek istediğim bazı davranışlar için tahtaya kocaman bir musluk ve kova çizdim.



Öğrencilerimin meraklı bakışları altında anlatmaya başladım. Çocuklar bu musluk benim yani öğretmeniniz bazen de aileniz oluyor ya da bu hayatta bir şeyler öğreneceğiniz herhangi biri ya da bir şey. Musluktan akan su ise size öğretilmeye çalışılan bilgiler ya da kazandırılmaya çalışılan davranışlar. Bizler bu suyu tabi ki yine içinde bulunduğumuz kültürden alıyoruz, okuyoruz, araştırıyoruz, öğreniyoruz, eğitim alıyoruz, tecrübe ediniyoruz, hayatın süzgecinden geçiriyoruz ve size sunuyoruz. Bazen kendi doğrularımız ön plana çıkıyor, bazen olması gereken doğruları savunmaya çalışıyoruz. Sizin kalbiniz ve aklınız ise bu kovadır. Siz bu kovayı doldurmak için musluğun tam altına getirmelisiniz. Kovayı kenara koysanız olmaz, musluğun altına ters koysanız olmaz, musluğun üstüne koysanız olmaz. Yani bilgiyi almak için bedenen ve ruhen hazır olmalısınız. Derste anlatılanları anlamak için arkadaşlarınızın dikkatini dağıtmadan, dikkatinizi anlatılanlara yoğunlaştırmak, anlamadığınız yerleri sorgulamak ve kendinizi daha iyi tanıyıp neye ihtiyacınız olduğunu hissetmeniz gerekiyor.


İlkokulda öğretmenleriniz sizin birçok açığınızı kapatıyor ama ileriki yıllarda hayatla baş başasın. Kendi istek ve ihtiyaçlarının önce kendin farkında olmalısın. Ne istediğini iyi bilmen ve bedenen ruhen musluğun altına girmelisin. Peki, kovanın dolması yeterli mi? Hayır. Kovayı alıp okuldan çıkıyorsun eve gidip ailenle sohbet ediyorsun ve kova sallanıyor, biraz su dökülüyor. Yemek yiyorsun, arkadaşlarınla ya da kardeşinle oyunlar oynuyorsun, televizyon izliyorsun kovadan yine biraz su dökülüyor. Belki aile içinde bir tartışma çıkıyor ve kova çatlaya da biliyor. Ve yine biraz su dökülüyor. Yani demek ki doldurduğun kovadaki suyu koruyabilmek yine senin elinde. Bu yüzden öğrendiklerimizi günlük tekrar etmek zorundayız. Eksiklerimizi ortaya çıkarmak zorundayız. “Ağlamayan bebeğe emzik vermezler.” diye bir sözümüz vardır. Sen ne istediğini bilmiyorsan kimse sana bir şey vermez. Hayat da okulun ta kendisi değil midir sevgili okurum. Tekrar ede ede ezberletmez mi bize bazı gerçekleri. Acıyı, kayıpları, üzüntüyü, mutlulukları, pişmanlıkları… Bizi de kova gibi doldurmaz mı? Ve biz o kova doldukça ağırlaşmaz mıyız, taşırken zorlanmaz mıyız? Kovadakileri korumak için çabalamaz mıyız? Hatalarımızı, doğrularımızı yanlışlarımızı tekrar ede ede öğrenmez miyiz? Sürekli bir iç muhasebe yapışmaz mı yakamıza. Ve o kovada öğrendiklerimiz yine bizim hayata tutunmamızı sağlamaz mı?


Kısacası sevgili çocuklar, öğrenmek için hazır olmalısın, doğru yerde olmalısın. Sonra öğrendiklerini korumalısın yani tekrar etmelisin ki öğrendiklerin kalıcı hale gelsin. Kendini tanımaya çalışmalısın, ilgi ve ihtiyaçlarını kendin gidermeyi öğrenmelisin. Ne zaman derste ya da hayatta öğrenmeniz gerekenlere değil de etrafınızdakilere bakarsanız ve asıl öğrenmeniz gerekenlere odaklanamazsanız, öğrendiklerinizi tekrar etmeyip ders alamayıp aynı hatayı defalarca yaparsanız bu musluk ve kova hikayesini hatırlayın olur mu?


Diğer Yazılarımız:







80 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page