top of page
Yazarın fotoğrafıYasin ÇAL

FAİLİ MEÇHUL BİR HASTALIK

Güncelleme tarihi: 15 Haz 2020


Fikret öğretmen daha şimdiden böyleyse emeklilikte ne yapacağız diye düşünmeye başladı. Okuldan uzak kalmak bir çok öğretmen gibi onun için de türlü türlü zorlukları beraberinde getirmişti. Bir kere okula gitsem sınıfta dolaşsam, okulda birileri varsa onlarla konuşsam diye aklından geçiriyordu hep. Bu zamana kadar kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmıştı. Temizlik kurallarına, izolasyona, tedbirlere, sosyal mesafeye çok dikkat etmişti. Çocuklarını, eşini, annesini, babasını, kardeşlerini sürekli uyarıyor, onları da korumaya çalışıyordu. Geceleri kâbuslar görüyordu. Sürekli dişlerini sıkıyor, vücudu kasılıyordu. Neyse ki artık vakalar azalmış, tedbirlerde genişlemeye gidilmişti. En azından okuldaki idarecileri ziyaret edeyim onlar da sıkılmıştır diye düşünmüştü. Bu zamana kadar hasta olmayan daha da olmazdı belki. 15 öğretmenli bir okuldu çalıştığı yer. Küçük bir ilçenin küçük bir okuluydu yani.


Okula girdiğinde bir koku aldı. Tanıdık bir kokuydu fakat uzun süre hasret çektiği bir koku gibi hissetti. Müdür ve müdür yardımcısı çay demlemiş öğretmenler odasında oturuyordu. Adım atarken sanki kalbi ayaklarının altında atıyordu .Odaya girer girmez sohbet öyle bir sardı ki ortamı sarılmalarına gerek kalmamıştı. Herkes konuşmak için birbiri ile yarışıyordu. Derken o da ne! Bir öğretmen daha damlamıştı okula. O da öyle hızlı adımlarla yürüyordu ki sanki üst kata pencereden girecekti. Biraz geç geldi öğretmenler odasına. Önce sınıfına uğramıştı belli ki. Artık dört kişiydi öğretmenler odasındaki mevcut. Sosyal mesafeye ve tedbirlere uyan dört kişi. Herkes bu süreçte yaşadığı zorlukları ve aşabildikleri ya da aşamadıkları zorluklar, ülke gündemi, uzaktan eğitim süreci,ç evredeki haberler… ile ilgili öyle cümleler kuruyorlardı ki. Biri oturup yazsa roman olurdu. Derken herkes evlerine dağıldı. Bir sonraki gün için yine buluşmak üzere sözleştiler.


Ertesi sabah Fikret öğretmen okula gelmemişti. Diğerleri hemen aradı geç kaldığını söylediler. Fikret öğretmen ise sabah başına gelenleri anlattı.


Şimdi hastanede olduğunu ve bir süre tedavi göreceğini söyledi. Diğerleri şoka uğramıştı. Zar zor geçmiş olsun diyerek telefonu kapattılar. Kelimeler boğazlara düğümleniyordu. Nereden çıkmıştı bu boğaz ağrısı. Fazla konuşmadan onlar da hemen dağıldılar fakat olay hakkında hiçbirinin ağzını bıçak açmıyordu herkes kendi kafasını taşıyordu. Yarım saat sonra sanki sözleşmiş gibi bir anda hastanede karşılaştılar tekrar. Sanki kaçak bir şeyler yapıyormuş gibi hissettiler. Sonra ise ne olur ne olmaz eve gitmeden bir test yaptıralım dedik diye olayı geçiştirdiler. Arkadaşlarının hastanede olduklarını unutmuşlardı o an zaten. Herkes eve gitmekte tereddüt ediyor ellerinde bomba ile dolaştıkları hissine kapılıyorlardı. Sanki etraflarındaki tüm insanlar ile aralarında bir çizgi var gibi hissediyorlardı. Ya herkes onlardan kaçıyor ya da herkes onlara kinle bakıyor da onlar kaçmaya çalışıyorlardı. O an nafile bir pişmanlık yaşadılar.Yanlış bir şey yapmamışlardı ama kendilerine de yakıştıramıyorlardı. Acaba onlar da hastalık kapmış mıydı? Fikret öğretmen de kendi pişmanlığını yaşıyordu. O da diğerlerinden mi kapmıştı acaba? Hastane duvarları üzerine üzerine geliyor sanki onu yutacaklarmış gibi hissediyordu. Dün edilen sohbetler dönüyordu zihninde, dilinin ucunda. Unutmaya çalıştıkça yine saldırıyorlardı. Ya benden onlara geçtiyse diye düşündüğünde içi cız ediyor kendi ailesi ile diğerlerinin ailelerinin görüntüleri gelip gelip gidiyordu gözünün önüne.Hangisine yanacağını şaşırıyordu. Ya ben iyileşir de onlardan birinin ölümüne sebep olursam diye düşünmekten kendi hastalığını unutacaktı neredeyse.


Doktorlar durumunun iyiye gittiğini söylemişti. Peki ya diğerleri ne yapmıştı, ne düşünmüştü acaba? Ya okulda daha kalabalık olsaydık? Tek tek düşünemeyeceğim kadar çok kişi olsaydı ne yapardım diye düşündü. Ama bu hastalığı da nereden kaptığını bir türlü tahmin edemiyordu. Diğerleri ise birbirlerine geçmiş olsun diyerek ayrıldılar sonuçlar çıkınca kendilerine bildirilecekti. Ama kapıdan dışarıya adım attıklarında sanki basacak toprak bulamadılar. Evdekiler feryat figân onları bekliyordu. Usulca girdikleri evde gerekli tedbirlere uyarak kendilerini izole ettiler. Ortalık sakinleştiğinde yine akıllarına Fikret öğretmen gelmişti. Onlar da düşüne düşüne bu hastalığı, bir hata yapıp yapmadıklarını tahmin edemiyorlardı. Gerçekten kapmışlar mıydı acaba onu da bilmiyorlardı. Onlar da aynı şeyi düşündüler ya daha kalabalık olsalardı… Çoluğunu çocuğunu, eşini, ailesini korumak için sonuna kadar dikkat edip son düzlükte tökezlemiş olacaklardı. Peki kendileri tökezlemiş miydi? Ne sınav sonucu beklemeye benziyordu bu bekleyiş ne de atama sonucu beklemeye. Derken sonuçlar gelmişti.


Sonuçlar pozitifti. Fikret öğretmen hastalığı hafif geçirerek hasarsız atlatmıştı. Ailesinde başka kimsede hastalık görülmemişti. Diğerleri de sonuçların pozitif olduğunu öğrendiklerinde hemen hastaneye yattılar. Her birinin aileleri de yakın takibe alındı. Ailelerinde henüz pozitif vaka çıkmamıştı. Çok şükür.


Kimden kime geçtiği hiç belli olmadı. Bu faili meçhul olayda şimdi akıllarda şu soru vardı. O okula başka kimler girmişti acaba ya da artık okula gelen veya gelecek olan var mıydı?



Haydi Sen De Ara Ersin ÇAL sizin için yazdı.

315 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

MUSLUK VE KOVA

Comments


bottom of page